İGA İstanbul Havalimanı’nın 7/24 kesintisiz hizmet veren Havalimanı Operasyon Merkezi (APOC), havacılık sektöründe uluslararası standartların ötesinde teknoloji ile öne çıkıyor. İstanbul Havalimanı Operasyon Merkezi ve Terminal Operasyonları Direktörü Fatih Meren, “İstanbul depremi sırasında havalimanımızın en kısa sürede operasyonel hale gelerek, arama kurtarma ve yardım faaliyetleri için kullanılmasını hedefledik” şeklinde bilgi verdi.
APOC, havalimanı operasyonlarının koordinasyonunu sağlarken, aynı zamanda kriz yönetiminde teknolojik entegrasyonu da ön planda tutarak, yolcuların terminale giriş yaptığı andan varış noktalarına kadar tüm süreçlerin güvenli ve kesintisiz bir şekilde tamamlanmasını sağlıyor. Olağan hava trafiği operasyonunu yürütürken, olağandışı durumlara hızlı müdahale yeteneğini geliştirmek amacıyla iletişim sağlayarak, havalimanındaki kontrol merkezi, 7/24 etkin bir şekilde tüm işlemleri yürütmekte. İlk yardım, yangın, kaza gibi acil durumlar için kritik bir nokta olan sağlık birimi, Terminal Yangın Müdahale Koordinasyon, Güvenlik ve Kaza İhbar Birimleri de bu merkezde yer alıyor; olası acil durumlarda hızlı ve doğru bildirim süreçlerinin yönetilmesi planlanıyor.
Meren, “Bulunduğumuz nokta havalimanının kriz merkezi. Havalimanı Operasyon Merkezimiz APOC’ta 7 farklı alan var, bu alanlar birbirinden bağımsız ve farklı işlevlere hizmet ediyor. Amacımız tüm verilerin tek noktada toplanarak değerlendirilmeleri ve gerekli aksiyonların alınması. Bu kriz merkezi tarihi bir öneme sahip; buradan ilk taşınma operasyonumuzu yürüttük. Taşınma sonrası pandemi sürecinde yurtdışından gelen Türk vatandaşlarının yerleşimi gibi süreçler buradan koordine edildi. Her yıl kar operasyonları gibi plânlamalar da burada yapılıyor. Havalimanının güvenliği için güvenlik komisyonu toplantıları da bu merkezde gerçekleştiriliyor. En son gerçekleşen bir kaza ile ilgili tüm müdahale burada yapıldı. Buradan günlük 2024 yılı için 1400 seferin planlaması gerçekleştiriliyor; bu planlamaya uçak park alanları, yolcu kapıları gibi detaylar da dahil. Havalimanının tüm sistemlerine buradan erişim sağlıyoruz, ufak arızalardan en önemli sorunlara kadar tüm veriler burada tutuluyor ve gerekli müdahale ve görevlendirmeler yapılıyor. Burada havalimanının tüm iklimlendirme ve havacılık faaliyetlerine dair planlamalar da yürütülüyor” diye ekledi.
Meren, İstanbul Havalimanı’nın en büyük avantajının iletişim olduğunu ifade etti ve “İletişim, taşınmadan beri en güçlü tarafımız. Burada hem havacılık hem de ticari ve devlet kuruluşlarıyla tüm paydaşlarla etkileşim halindeyiz. Başta Türk Hava Yolları, Havaş, Çelebi gibi havacılık paydaşlarımız olmak üzere, operasyonel anlamda ihtiyaçlar ve taleplerin değerlendirilmesi bizim sorumluluğumuzda. 800’ün üzerinde personelimiz bu operasyon merkezi içinde 7/24 görev yapmaktadır. Ayrıca sahada da hizmet veren ekiplerimiz mevcut. Uçakların park pozisyonuna yanaşırken sunulan ‘köprü’ hizmetlerinin yanı sıra, havalimanı için kritik olan bagaj sistemleri de dikkat çekici. 42 km’lik bagaj bant ağı ile saatte 20 binden fazla bagaj trafiğini yönetiyoruz. Yaz sezonunda günlük bagaj hareketliliği 200 binin üstüne çıkıyor. Bugüne kadar havalimanımızdan maksimumda 1690 sefer gerçekleştirildi ve 270 binden fazla yolcuya hizmet verildi. 200 bin yolcunun pürüzsüz bir şekilde seyahatini sağlamanın yanı sıra, onların konforunu da garanti altına almak adına ciddi bir operasyon yürütüyoruz. Kriz ya da acil durum senaryolarına yönelik çalışmaları da sürdürüyoruz. İstanbul’un deprem bölgesi olmasından dolayı, deprem müdahale planımızı oluşturduk. Bu planla, olası bir depremde İstanbul Havalimanı’nın operasyonlarını en kısa sürede faaliyete geçirip, arama kurtarma için buranın bir üs olarak kullanılmasını sağlamak istiyoruz. Tüm paydaşlarımızla, acil durum planlarımızı oluşturarak etkin bir müdahale süreci geliştirdik” şeklinde sözlerini sonlandırdı.