Mikrobiyota Testleri ile Kişiye Özel Beslenme Planları Hazırlanıyor

Prof. Dr. Hakan Yüceyar, mikrobiyota testinin bağırsak sağlığını analiz ederek kişiye özel diyet planları oluşturduğunu belirtti. Uzm. Dyt. Mısra Aydın ise bu testin gaita analizlerinin önemine ve prebiyotik besinlerin faydalarına dikkat çekti.

Prof. Dr. Hakan Yüceyar, mikrobiyota testinin bağırsak sağlığını analiz ederek

Prof. Dr. Hakan Yüceyar, mikrobiyota kavramı üzerine önemli bilgiler sundu. Mikrobiyota, sindirim sistemi hastalıklarının yanı sıra, şeker hastalığı, demans, Alzheimer, depresyon, otoimmün hastalıklar, damar sertliği ve uyku sorunları gibi aksaklıklarla da bağlantılı olduklarını belirten Yüceyar, “Mikrobiyota testi ile elde edilen veriler üzerinden hazırlanacak diyet uygulamaları ve uygun probiyotiklerin kullanımı, çok sayıda hastalığı önleyici nitelik taşıyabiliyor” şeklinde konuştu. Bu konuda Beslenme ve Diyet Bölümü’nden Uzm. Dyt. Mısra Aydın da test sonrası hazırlanan beslenme programları hakkında bilgiler verdi.

İnsan vücudu, doğum anından itibaren bakteriler ile etkileşime geçiyor. Doğum sırasında annesinin doğum kanalından geçerek sağlıklı bakterilerle tanışan bebekler, bu açıdan büyük bir avantaja sahip. Yaşam süresince, beslenme alışkanlıkları, çevresel unsurlar ve yaşam tarzı gibi değişkenler, mikrobiyotanın yapısını şekillendiriyor.

Medicana International İzmir Hastanesi’nde bir aydır uygulanan mikrobiyota testi sayesinde bağırsak sağlığının değerlendirildiğini aktaran Gastroenteroloji Uzmanı Prof. Dr. Hakan Yüceyar, “Bu test ile bireyler, bağırsak sağlıklarını analiz ettirip, uzmanların rehberliğinde kişiye özel sağlık ve beslenme programları oluşturabiliyor” dedi.

Beden ve zihin sağlığına dair önemli ipuçları sunan bağırsak florası, yalnızca sindirim sistemini etkilemekle kalmıyor, tüm vücut sistemlerini de etkiliyor. Sağlıklı bir bakteri dengesi, sindirim, bağışıklık ve zihinsel sağlığı olumlu yönde etkilerken, bu denge bozulduğunda birçok hastalığın riski artabiliyor. Prof. Dr. Hakan Yüceyar, mikrobiyota ile bağlantılı hastalıkları, irritabl bağırsak sendromu, inflamatuar bağırsak hastalıkları, obezite, diyabet, depresyon, çölyak hastalığı, epilepsi, Hashimoto, dikkat eksikliği ve Alzheimer gibi örneklerle dile getirdi. Test sonuçlarına göre, zararlı bakterilerin oranını düşürmek ve faydalı olanların sayısını artırmak için kişiye özel beslenme önerileri geliştirildiğini belirtirken, probiyotiklerin de bağırsak sağlığını destekleyebileceğini ekledi.

Uzm. Dyt. Mısra Aydın ise mikrobiyota test sonuçlarının diyet programlarının hazırlanmasındaki önemine dikkat çekerek, “Gaita analizleri, bağırsak mikrobiyotamızda bulunan iyi ve kötü bakterilerin dengesi hakkında detaylı bilgiler sunarak, hangi bakterilerin baskın olduğu konusunda fikir veriyor. Günümüzde artan paketli gıda tüketimi, ev yapımı ürünlerin azalması ve besin yoluyla alınan toksinler, sindirim sistemi hastalıklarının sıklığını artırıyor. Kişiye özel diyet planlarında yalnızca vücut analizi, biyokimya verileri ve tanı değil, gaita analiz raporunun da incelenmesi büyük önem taşır. Bağırsak mikrobiyomuna uygun diyetler, bu tür hastalıkları olan bireyler için tedavi sürecine katkı sağlarken, sağlıklı bireylerde de hastalıklara karşı koruyucu olabilir. Elde edilen bulgular doğrultusunda kişiye özel prebiyotik besin önerileri sunuluyor” dedi. Uzm. Dyt. Mısra Aydın, özellikle kırmızı üzüm, soğangiller, kuru meyveler, olgunlaşmamış muz, bitter çikolata, üzüm çekirdeği yağı, bezelye, enginar, ceviz, badem, kuru baklagiller, elma ve tam tahıllar gibi besinlerin prebiyotik kaynakları olduğunu vurguladı. Gerekli durumlarda probiyotik desteklerin yanı sıra prebiyotiklerin beslenme planına eklenmesinin, hastalıkların tedavi ve korunma süreçlerine olumlu etkileri olacağını belirtti.