Demir Eksikliği Anemisi, Kadınlarda En Sık Görülen Kansızlık Türü!

Acıbadem Kayseri Hastanesi İç Hastalıkları Uzmanı Dr. Hasan Yeşilkaya, kadınlarda yaygın olan demir eksikliği anemisi hakkında bilgi vererek, bu durumun sebeplerini ve tedavi yöntemlerini açıkladı. Aneminin tanısının basit bir kan testiyle konulduğunu vurguladı.

Acıbadem Kayseri Hastanesi İç Hastalıkları Uzmanı Dr. Hasan Yeşilkaya, kadınlarda

Acıbadem Kayseri Hastanesi’nden İç Hastalıkları Uzmanı Dr. Hasan Yeşilkaya, “Demir eksikliği anemisi, toplumumuzda yaygın olarak, özellikle kadınlar arasında en sık rastlanan anemi türüdür” açıklamasında bulundu.

Aneminin, kanın yetersiz düzeyde olmasıyla ilgili bir durum olduğunu belirten Dr. Yeşilkaya, “Anemi, yeterli kan hücrelerinin olmaması demektir. Kanda bulunan ve esas görevi oksijeni dokulara taşımak olan ‘hemoglobin’ adı verilen bir bileşen bulunmaktadır. Kadınlar için hemoglobin düzeyinin en az 12, erkekler için ise 14 olmasının gerektiğini ifade etti. Eğer kadınların hemoglobin düzeyi 12’nin altında, erkeklerin de 14’ten düşükse bu durum anemi, yani kansızlık olarak değerlendirilir. Anemi teşhisi konan bireylerde, aneminin şiddetine bağlı olarak çeşitli belirtiler ortaya çıkabilir; bu belirtiler arasında yorgunluk, çabuk yorulma, efor kaybı, iştahsızlık, kalp çarpıntısı, tırnaklarda kırılma ve aşırı saç dökülmesi sayılabilir. Aneminin yalnızca demir eksikliği kaynaklı olmadığını vurgulayan Dr. Yeşilkaya, bu rahatsızlığın pek çok sebebi olabileceğini, ancak toplumda en yaygın olarak kadınlarda görülen tipin demir eksikliği anemisi olduğunu belirtti. Demir eksikliğinin sebepleri arasında, yeterince demir içeren gıdaları tüketememek veya vücuttan standarttan fazla demir kaybı olması yer alıyor. Kadınların regl dönemlerinde her ay meydana gelen kan kaybı, eğer gerekli besin takviyeleri ile telafi edilmezse, demir eksikliği anemisinin oluşmasına yol açabiliyor. Demir açısından zengin besinler arasında kırmızı et, karaciğer, hindi eti, yeşil yapraklı sebzeler, yumurta ve kurutulmuş meyveler sayılabilir. Bazı bireylerde yeterli demir alımına rağmen, emilim bozuklukları nedeniyle yeterince demirin vücuda giremediğini ifade eden Dr. Yeşilkaya, bu durumları, özellikle çölyak veya Crohn hastalığına sahip olanlar ya da obezite tedavisi nedeniyle midesinin bir kısmı alınmış bireylerde sıklıkla gözlemlediklerini de belirtti.

“Ferritin ile hemoglobin arasında bir karışıklık olabilir” diyen Dr. Yeşilkaya, demir eksikliği anemisinin tanı ve tedavisinin genellikle zor olmadığını vurguladı. “Demir eksikliği uzun bir süreçtir ve sonuçlarını hemen görmek mümkün olmayabilir. Ancak basit bir kan testinde hemoglobin düzeyini ve diğer ilgili değerleri kontrol ederek ‘bu hastada demir eksikliği anemisi var’ diyebiliyoruz. Kadın hastalarımızda demir eksikliği anemisi genellikle ciddi bir endişe kaynağı değilken, erkek hastalarda bu durum, daha fazla test yapılmasını gerektirir. ‘Hangi sebeple bu kayıp gerçekleşti, kan neden düştü?’ sorularını gündeme getirir. Toplum genelinde sıkça karşılaşılan bir yanlış anlama, kansızlık ve ferritin düşüklüğünün karıştırılmasıdır. Bazı hastalar düşük ferritin değerine sahip olduklarında, kendilerinin anemik olduğu fikrine kapılırlar ki bu yanlış bir düşünce. Kan değerini belirleyen kritik test, hemoglobin düzeyidir” şeklinde konuştu.

“Demir eksikliği, kan bağımlı bir tedavi süreci gerektirmez” diyen Dr. Yeşilkaya, “Hastalarımız kan değerleri düşük olduğunda hemen kan veya damardan demir verilmesi gerektiği konusunda yanılgıya düşebiliyorlar ki bu düşünce yanlıştır. Eğer acil bir kanama yoksa, kronik anemilerde kan transfüzyonu ya da damar yoluyla demir kullanımı, riskli tedavi yöntemleri olarak tercih edilmemelidir. Ağızdan alınan tabletler ya da çocuklar için şuruplar gibi oral demir preparatları ile demir eksikliğini tedavi etmek oldukça basit bir süreçtir. Elbette kabızlık gibi bazı yan etkiler olabileceğinden, yan etkileri minimize edecek ilaçlarla birlikte kullanıldığında, yeterince demir alımı sağlandığında hem demir eksikliği hem de anemi durumu düzelmektedir” dedi.