DÜZCE (İHA) – Düzce Üniversitesi Tıp Fakültesi Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji Anabilim Dalı’ndan Dr. Dilek Akıncı, aşı reddinin getirdiği tehlikelere dikkat çekerek, “Aşı oranları düşerse, eski dönemlerde yaşanan büyük salgınlar yeniden ortaya çıkabilir” ifadelerini kullandı.
Aşı Haftası dolayısıyla açıklamalarda bulunan Akıncı, aşının ne denli önemli bir koruma aracı olduğunu belirtti. Aşının, insanları belirli hastalıklara karşı bağışıklık kazandırmak amacıyla tasarlanmış bir tür tıbbi ürün olduğunu belirtirken, bu ürünlerin genellikle zayıflatılmış veya yok edilmiş mikroorganizmalar içerebildiğini söyledi.
Aşının, toplum sağlığı açısından en etkili koruyucu hizmetlerden biri olduğunu vurgulayan Dr. Akıncı, “Aşı tarihimiz çok uzun bir geçmişe sahiptir. Etkili aşılama ile birçok hastalık ortadan kaldırılmış ya da salgınlar önlenmiştir. Ülkemizde 1930’dan beri aşılama uygulanmaktadır ve bu süre zarfında çiçek, difteri, boğmaca, verem, çocuk felci gibi pek çok hastalığa karşı aşılar yapılmaya başlanmıştır” dedi.
Dünya genelinde yürütülen bağışıklama çalışmaları sayesinde her yıl 2,5 milyon çocuğun yaşamının kurtarıldığını vurgulayan Akıncı, “Aşıların etkili olabilmesi için toplumun tamamını kapsaması büyük önem taşıyor. Aşının, hastalıkların seyrini hafiflettiği de unutulmamalıdır. Aşılı bireylerde hastalık, daha hafif seyrederken, aşısız olanlar için durum daha ciddi olabilir” şeklinde konuştu.
Düzce Üniversitesi’nde öğretim üyesi olan Akıncı, bazı aşıların tüm bebekler, çocuklar, 65 yaş üstü bireyler, hamileler ve sağlık çalışanları gibi risk gruplarına önerildiğini belirtti. Ülkemizde çocuklara yönelik verem, difteri, tifo, Zona ve grip gibi toplamda 13 farklı hastalığa karşı rutin aşılamalar yapıldığını ifade etti.
Aşı muhalefetinin arttığı takdirde, bu durumun ciddi sonuçlar doğurabileceğini belirten Akıncı, “Aşı reddi tehlikeli bir seviyeye ulaşabilir. Ülkemiz, göç gibi nedenlerden ötürü bazı hastalıklara karşı savunmasız bir konumda. Ancak şu aşamada, çocuklarımızın aşılı olması durumu dengelemekte. Aşılanan oranlar düşer ise, tarihsel örneklerde olduğu gibi büyük salgınlar risk taşıyabilir” açıklamalarında bulundu.
Aşının yan etkilerinden korkarak aşı olmayı reddetmenin yanlış bir yaklaşım olduğunun altını çizen Akıncı, “Aşı, hasta olmadan önce koruma sağlamak için kullanılan bir önlemdir. Diğer ilaçlar gibi aşının da yan etkileri olabilir ama aşıda kullanılan maddelerin miktarı çok düşüktür. Hastalıklar, aşılandığımızda karşılaşabileceğimizden çok daha fazla zarar verebilir. Bu nedenle yalnızca kendi sağlığımız için değil, çevremizdekiler için de aşı olmalıyız” dedi.