Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı Dr. Erkan Yasdıman, Down sendromunun kalıcı bir genetik durum olduğunu vurgulayarak, “Erken yaşta sağlanan eğitim, bu bireylerin topluma daha iyi adapte olmalarını destekler. Aile desteği, özel eğitimler ve sosyal faaliyetler, onların yeteneklerini geliştirmelerine ve daha bağımsız bir yaşam sürmelerine yardımcı olabilir” ifadelerine yer verdi.
Dr. Yasdıman, Down sendromunun bir hastalık değil, genetik bir farklılık olduğunu belirtti. Toplumun, bu konu hakkında yeterince bilgiye sahip olmaması nedeniyle bazı önyargılara düştüğünü belirten uzman, “Down sendromlu bireyler de herkes gibi mutlu bir hayat sürdürebilirler. Onlara saygıyla yaklaşmalı, eşit fırsatlar sunmalı ve destek olmalıyız” dedi.
Hamilelik esnasında gerçekleşen bu durumun, herhangi bir ebeveynin davranışından kaynaklanmadığını dile getiren Dr. Yasdıman, “Her ebeveyn, Down sendromlu bir çocuk sahibi olabilir; ancak annenin yaşı ilerledikçe bu risk artar. Özellikle 35 yaş ve üstü hamileliklerde bu risk daha fazladır; ama bu kesin değildir. Down sendromu, genellikle fiziksel özelliklerin yanı sıra zihin gelişiminde hafif veya orta derecede gerilik yaratabilen bir durumdur. Günümüzde anne kanındaki testler ile bu durumu tespit etme oranı yüzde 99,8’e kadar çıkmıştır. Down sendromlu bebekler doğduğunda genellikle fiziksel özellikleriyle tanınabilir, ancak kesin tanı için kromozom analizi yapılması gereklidir” diye ekledi.
Dr. Yasdıman, Down sendromlu bebeklerin en belirgin özelliklerinden birinin gözlerinin çekik olması olduğunu belirtti ve “Burun köprüsünün düz olması, el ve ayakların küçük olması, boy kısalığı ve normal olmayan büyüklükte bir dil gibi özellikler de bu duruma işaret edebilir. Ancak unutulmamalıdır ki Down sendromlu çocuklar hastalıklı değildir; yalnızca yaşıtlarından bazı farklılıkları bulunmaktadır. Ayrıca, sağlık uzmanları tarafından düzenli takip edilmesi gereken bir süreç de bulunmaktadır” şeklinde konuştu.
Down sendromlu bireylerin gelişimlerinin, akranlarına göre daha yavaş olabileceğini belirten Yasdıman, “Fakat bu, öğrenemeyecekleri anlamına gelmiyor. Her Down sendromlu birey, kendine özgü nitelik ve yeteneklere sahiptir. Uygun eğitim ve destek ile bağımsız bir yaşam sürebilirler. Bazıları üniversiteye geçebilir, spor veya sanatla ilgilenebilir ya da iş hayatına atılabilir. Down sendromlu bireyler sevgi dolu ve neşeli kişilerdir. Erken eğitim, onların sosyal yaşamda daha iyi yer bulmasına yardımcı olmaktadır. Onlara gereken destek verildiğinde, Down sendromu olan bireylerin hayatı dolu dolu yaşayabileceği unutulmamalıdır” diyerek sözlerini sonlandırdı.