Nöbetçi Eczaneler
15 aydan beri süren çatışmalar ve bombardımanların ardından, İsrail ile Hamas arasında sağlanan ateşkes ve esir takası, bölgede barış umutlarını yeniden canlandırdı. Uzmanlar, bu süreçte ABD Başkanı Trump’ın önemli bir rol üstlendiğini ifade ederek, Türkiye’nin Gazze’nin yeniden inşasında kritik bir konumda olacağını belirtiyor.
Gazze’deki insani krizin ardından yaşanan ateşkes ve esir takasının barış ümidini artırdığı görülüyor. Bu ateşkesle birlikte, İsrail’e destek veren şirketlerin Yemen’deki Husi güçleri tarafından Kızıldeniz’den geçişinin engellenmesi dikkat çekti. Son gelişmeler, Gazze’nin yeniden inşası ve barış sürecinin kalıcılığı hakkında pek çok soruyu gündeme taşıdı. Bahçeşehir Üniversitesi’nden Dr. Zekeriya Tüzen ve Prof. İbrahim Ünalmış, sürecin siyaset ve ekonomi açısından değerlendirmelerini paylaştı.
Dr. Tüzen, Gazze’nin büyük hasar gördüğünü ve yaşanan savaşların bölgedeki güvenliği tehdit eden birçok duruma yol açtığını söyledi. Tüzen, Trump’ın “savaşları sona erdirme” iradesinin, Lübnan ve Gazze’deki ateşkes anlaşmalarına da destek sağladığını vurguladı. Ancak, İsrail Başbakanı Netanyahu’nun saldırgan politikasının barış girişimlerini zorlaştırabileceğine dikkat çekti.
Prof. Ünalmış ise ateşkesin olumlu bir gelişme olduğunu, Gazze’nin yeniden imarı konusunda Türkiye’nin büyük rol oynaması gerektiğini belirtti. Özellikle gıda ve sağlık sorunlarının ön planda olduğunu vurgulayan Ünalmış, Türkiye’nin inşaat ve diğer sektörlerdeki gücünün, bu süreçte önemli faydalar oluşturabileceğine dikkat çekti.
Ayrıca, bölgede süregelen çatışmaların küresel ekonomik dinamikleri etkilediğini belirten Ünalmış, jeopolitik risklerin yükselmesinin Türkiye’nin borçlanma durumunu olumsuz etkilediğini ifade etti. Gazze’deki durumun kısa süre içinde düzelmesiyle birlikte, bu risklerin azalarak faiz oranlarının da düşebileceğini kaydetti.
Sonuç olarak, Gazze’deki barış sürecinin tüm bölge için önemli ekonomik ve jeopolitik etkileri olabileceği öne sürülüyor. Uzmanlar, kalıcı bir barışın sağlanması durumunda, hem yerel hem de küresel düzeyde önemli kazanımlar elde edileceğini belirtiyor.