Meme kanseri, meme dokusunda kötü huylu hücrelerin ortaya çıkmasıyla gelişen bir kanser türü olarak tanımlanıyor. Bu konuda uyarılarda bulunan uzmanlar, meme koruyucu cerrahinin önemine dikkat çekiyor. Memorial Diyarbakır hastanesinde Cerrahi Onkoloji ve Genel Cerrahi Uzmanı olarak görev yapan Dr. Musluh Hakseven, bu tür kanserlerde hastaların memenin tamamını kaybetmeden, sadece hastalıklı kısımların çıkarılması ile koruma sağlanabileceğini ifade etti.
Hakseven, kanser tanısı alan hastaların öncelikle kapsamlı bir değerlendirmeden geçtiğini, bu süreçte memede kaç adet lezyon bulunduğu, bunların bireysel olarak büyüklükleri ve diğer belirtilerin analiz edildiğini açıkladı. Uygun durumlarda doğrudan cerrahi müdahale yapıldığını, eğer uygunluk sağlanmazsa öncelikle küçültücü kemoterapi uygulandıktan sonra cerrahinin gerçekleştirilebileceğini belirtti. Memenin hasarlı kısmının sağlam doku ile çıkarılması esnasında, geriye kalan dokunun estetik açıdan tatmin edici bir şekilde yeniden şekillendirilmesi gerektiğini vurguladı.
Meme koruyucu cerrahinin faydalarına değinen Hakseven, “Memesini korumak isteyen tüm hastalara bu işlemi uyguluyoruz. Kanser tedavisinde meme koruma ile memenin tamamının alınması, hastalığın yönetimi açısından benzer sonuçlar doğursa da, hastaların psikolojik ve kozmetik kaygılarını göz önünde bulundurarak memelerini korumaya çalışıyoruz” dedi.
Ayrıca, bu cerrahi işlemler sonrasında hastaların iyileşme süreçlerinin genellikle hızlı olduğunu belirten Hakseven, “Ameliyat sonrası süreç, diğer cerrahilerle benzer şekilde ilerliyor. Ancak alanın küçüklüğü nedeniyle iyileşme süresi daha hızlanıyor ve hastalar yaklaşık 10 gün içinde günlük yaşantılarına dönebilirler,” şeklinde bilgi verdi.
Meme şeklinin ameliyat sonrası ne kadar değişip değişmeyeceği hakkında da bilgi veren Hakseven, “Memenin ve tümörün boyutlarına bağlı olarak, oluşan şekil eski görüntüye çok yakın kalabilir ya da bazen çok daha iyi bir görünüm elde edilebilir,” dedi. Ek olarak, Dr. Hakseven, 40 yaşını geçmiş bireylerin, aile hekimliklerinde ve sağlık ocaklarında rutin olarak mamografi taramalarından geçtiğini belirtti. “Mamografi, erken tanı için hayati önemde bir araç. Erken teşhisle hastalar günlük yaşamlarına dönebilir ve tedavi süreci daha başarılı olur,” diyerek uyarılarda bulundu.