Yargıtay, tebligatların usulsüz biçimde yapılmasıyla ilgili önemli bir karara imza attı. Mahkeme, adreslere gitmeden veya yanlış kişilere tebligatların ulaşmasının hukuki süreçleri olumsuz etkilediğini belirtti.
Posta memurları, bazen tebligatları adrese gitmeden ya da adresinde bulunamayınca “en yakın komşu”ya ulaştırmakta. Ancak, “en yakın komşu” genellikle gerçek adres sahibinin yakınında olmayan biri olabiliyor. Bazı posta memurları bu durumdan yararlanarak, komşuların beyanlarını imzasız bir şekilde kaydedebiliyor. Böylece, gerçekleştirilen tebligatlar yasal çerçeveye uygun olmaktan çıkıyor.
Yargıtay 12. Hukuk Dairesi, 2024/6867 E. ve 2025/180 K. numaralı kararında, bu tebligat işlemlerinin geçersiz olduğuna hükmetti. Mahkeme, adresinde hâlâ borçlu olan kişinin “en yakın komşusunun” bulunmadığı yönündeki iddiaları değerlendirerek, Tebligat Kanunu’na aykırı olarak gerçekleşen işlemin usulsüz olduğuna dikkat çekti. Yapılan tebligatın geçersiz sayılması gerektiğini vurguladı ve sürecin hatalı olduğu sonucuna vardı.
Yargıtay, belgeleri ve tarafların beyanlarını gözden geçirdikten sonra, mahkemenin kararının yerinde olduğunu ve temyiz taleplerinin reddedilmesi gerektiğini tespit etti. Ayrıca, temyiz sürecinde alınacak harç miktarını da belirledi.
Avukat Buket Nurşah Tekışık, Yargıtay’ın kararını değerlendirdi. Tekışık, “Posta memurları, tebligat işlemlerini adrese gitmeden veya önceki adreste bulunamayan kişiye, doğru şekilde yapmadan geçirememektedir. Adresi kontrol edip, o adresteki kişinin kim olduğunu sorarak tutanak düzenlemeleri gerekir. Bu bağlamda, düzgün bir tebliğ için gerekli isim ve imzanın alınması önemlidir. Aksi takdirde, hukuki süreç içerisinde geçerli sayılmayacaktır” dedi. Yargıtay kararları, bu tür tebligatların usulsüz olduğunu belirten kesin bir referans niteliği taşımaktadır.